POLİTİK HAYATI

Bedri Baykam, mimar-mühendis Mutahhar Baykam ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin önder kişiliklerinden merhum (1926-1996) Dr. Suphi Baykam'ın oğludur. Dr. Suphi Baykam kırklı yılların sonunda ve ellilerde üniversite gençlik liderlerinden ve Kemalizm'in güçlü savunucularındandı. Kendi döneminde ilerici bir oluşum olan Milli Talebe Birliği'nin başkanlığını yaptı. 1953'de CHP'ye girdi ve partinin kadın ve gençlik kollarını kurdu. Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün "sağ kollarından" biri oldu; oğlu Bedri Baykam'ın doğduğu yıl, 1957'de Adana milletvekili olarak meclise girdi. Adnan Menderes'in faşist eğilimli partisi DP'ye karşı demokratik yollardan büyük bir mücadele veren genç Dr. Baykam, kısa bir sürede hükümete karşı en gözü pek savaşçılardan biri haline geldi. Sonu 1960 27 Mayıs Devrimi’ne ve 1961'de düzenlenen yeni ve demokratik anayasaya varan süreçte, genç bir milletvekili olarak üniversite gençlik örgütleriyle yakın ilişkisini sürdürdü. 1961 Kurucu Meclisi'nde yer aldı, 1961 ve 1965 yıllarında CHP İstanbul milletvekili olarak meclise seçildi. Dr. Baykam, sosyal demokrat politikanın çıkış noktası olan 'Ortanın Solu' hareketinin yurt çapında en ateşli savunucularından ve bu tarihi sloganın 1965 seçimlerindeki parti sözcüsüydü. Partinin genel sekreter yardımcılığını ve CHP meclis grubunun başkan vekilliğini üstlendi. CHP'nin 1965 seçimlerindeki yenilgisi 'Ortanın Solu' hareketine bağlandı ve bu yenilgi yüzünden Dr. Baykam Parti Meclisi'nde suçlandı. Hareketin isim babası ve öncüsü İsmet İnönü iken, onun tartışılmaz konumu itibariyle yenilginin sorumluluğu Dr. Baykam'a yüklendi, zira İnönü'nün doğal , tarihten gelen bir "dokunulmazlığı" vardı. Sonuçta, Ortanın Solu hareketinin CHP'nin geleceği olduğuna sonuna kadar inanmasına karşın, Baykam seçim mağlubiyetinin sorumluluğunu alarak CHP parti meclisinden istifa etti, İstanbul Milletvekilliğini sürdürdü. Dr. Baykam kendini geri çekmesiyle, Bülent Ecevit'in yükselişi başladı.

Baykam 1968 yılında aktif siyasetten çekildi ve sosyal demokrat bir ruhla 'Halk Sektörü' sloganıyla çalışacak bir halka açık şirket kurdu; bu slogan, 1974 kampanyası sırasında Ecevit'in CHP'sinin en önemli silahı oldu. Ecevit 1972 parti kongresinde İnönü karşısına çıkardığı Parti Meclisi listesi seçimi kazandı. İki gün sonra, Ecevit CHP'nin Genel Başkanı oldu.

Bedri Baykam politikayla 1987'de, Amerika Birleşik Devletleri'nden döndüğü yıl ciddi olarak ilgilenmeye başladı. Baştan beri ateşli bir Kemalist olmasına ve CHP ile yaşamı boyunca ailesinden dolayı çok sıkı bağlar kurmuş olmasına karşın, bir sanatçı ve bir yazar olarak sosyal demokrasiyi ve Kemalizm'i savunmakla yetinmişti. İstanbul'a döndükten sonra, şeriat yandaşlarına sayısız ayrıcalık tanıyan Özal hükümetinden destek alan kökten-dincilerin hızla örgütlendiğini fark etti. Bu konuda makaleler yazmaya, söyleşiler, lobi faaliyetleri aracılığıyla halkı bu tehlikeye karşı uyarmaya, bilinçlendirmeye girişti. Daha sonra, her ikisi de 1989'da kurulan ve İslami kökten-dincilikle savaşan, demokrasi, insan ve kadın hakları, çağdaş yaşam gibi alanlarda mücadele veren Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) gibi oluşumlara en başından itibaren katıldı.

Bu sivil örgütlerle birlikte, İslamcılar'ın cumhuriyet aleyhinde serbestçe yazıları yazmalarını, 1923'te Atatürk tarafından kurulan rejime karşı yürüyüş ve protesto yapmalarını yasaklayan, ünlü 163. maddenin kaldırılmasına karşı çıktı. Ancak bütün çabalara, hatta (CHP'nin 1980 askeri darbesinde kapatılmasından sonra kurulan) SHP'nin de anlaşılmaz desteğiyle 163. Madde, parlamentoda komünist propagandayı yasaklayan 141 ve 142 ile beraber kaldırılarak irtica yanlıları, "saf" demokratlar ve ne yazık ki Türkiye'nin kitlesel medyasının büyük bir bölümünü ellerinde tutan İkinci Cumhuriyetçiler mutlu edildi.

Baykam 1990-1994 yılları arasında, Ankaralı genç Kemalist yazar Alptekin Gündüz ile birlikte Kemalist gençlik dergisi Devinim'in yayınlanmasına katkıda bulundu. Ayrıca, Mustafa Kemal'in fikirlerini anımsatmak, halkı, komşu İslam ülkelerinin kendi ideolojilerini ihraç etmek adına var güçleriyle destekledikleri şeriatçı İslam'ın tehlikeli yükselişine karşı uyarmak amacıyla Türkiye'nin dört bir köşesini gezmeye başladı. 90'lı yılların başlarında, Kemalist yazar ve politikacıların peş peşe öldürülmeleri üzerine (Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu) savaşımını hızlandırdı. Bir önceki kuşaktan ünlü yazar ve eylemciler Aksoy, Mumcu, ve Ahmet Taner Kışlalı, Baykam'ın birlikte savaştığı mücadele önderleriydi. 1993'te, o sırada üç ayrı partiye bölünmüş olan (1983'ten beri solun lideri olan SHP, 1992'de yeniden kurulan CHP ve Ecevit'in partisi DSP) sosyal demokratları birleştirmek amacıyla Baykam "Taban Operasyonu" isimli hareketi başlattı.

Baykam, yazar Toktamış Ateş, ÇYDD başkanı Türkan Saylan, İstanbul Mimarlar Odası başkanı Oktay Ekinci, İstanbul Eczacılar Odası başkanı Mehmet Domaç, jeolog Oğuz Gündoğdu ve ADD de içinde olmak üzere pek çok meslek örgütünün başkanıyla birlikte Taban Operasyonu'nu geliştirdi. Kısa bir sürede, bu üç partinin birleşmesini ve askeri darbeden önceki CHP tarafından temsil edilmesini destekleyen 50.000 imza toplandı. Ama ne yazık ki, 1980 darbesinden sonra eski ekibiyle yeniden bir araya gelmek istemeyen Ecevit bu öneriyi en başından geri çevirdi.

Baykam, CHP başkanı Deniz Baykal ile SHP başkanı Murat Karayalçın arasında arabuluculuk çabalarını sürdürdü. Ama istenen 'uyum' gerçekleşemedi. 1993'te Taban Operasyonu hareketi, sayısız basın toplantısı düzenledi. Adı geçen Sosyal Demokrat partiler, 1994 seçimlerinde işbirliği yapmaları veya tek aday çıkarmaları veya alan paylaşımı yapıp birbirine rakip olmamaları yolundaki son önerileri de geri çevirdiler. Merkez sol ve merkez sağdaki (ANAP ile DYP) bu bölünmeler yüzünden, 1994 seçimlerinin galibi tahmin edildiği gibi İslamcılar oldu. Apolitik ve siyasi bilinçten yoksun halk kitleleri için bu büyük bir sürpriz(!) teşkil etti. Türkiye’nin parti liderleri ise “devlet adamı” statüsüne yaklaşamadıklarını maalesef kanıtladılar.

SHP ile CHP'nin 1995'te birleşmesinden itibaren, Baykam, "dışardan" lobicilik yapmayı bıraktı ve aktif olarak CHP'ye katıldı. Eylül 1995’de birleşme kongresinde CHP Parti Meclisi'ne seçildi. 1994'de beş ay süreyle Tempo dergisinde yer aldıktan sonra, Haziran 1995'den itibaren haftalık politika dergisi "Aydınlık" ile "Cumhuriyet" gazetelerinde (genellikle haftada bir) politik makaleler yazmaya başladı. 1998'de Mayıs 2000'de iki yıl boyunca Akşam gazetesinde yazmaya başladı.

CHP için "1995 Seçimlerine doğru CHP " (Ekim 1995), "Güneydoğu Raporu" (Aralık 1997) ve "CHP'nin Profili" (Mayıs 1998) başlıklı üç dosya hazırladı. Parti adına konferanslar vermek üzere ülkeyi baştan başa dolaştı. Partinin Tekirdağ il sorumlusuydu ama hemen hemen bütün illere ilişkin kapsamlı raporlar, tespitler hazırladı.

Baykam, Kürtler dahil olmak üzere bütün etnik gruplara bütün kültürel hakların tanınmasını desteklemektedir, ama Türkiye'nin bölünmesine, hatta bir federasyona ilişkin her türlü tartışmaya sonuna kadar kapalıdır. Güneydoğu sorununun ancak önemli ekonomik atılımlar, kültürel destek, sevecen ve saygılı bir karşılıklı barışçı ve kardeşçe yaklaşımla çözüleceğine inanmaktadır. Irkçılığın her türüne karşı olan Baykam, 2000 yılında, insanların salt etnik nedenlerle bir ülkenin topraklarından pay istemesini kabul etmemektedir. Ona göre bu, ancak ortaçağ zihniyetli, yobaz, ırkçı insanların tavrıdır.

İnsan haklarının ateşli bir savunucusu, polisin uyguladığı her türlü şiddet ve işkencenin en sert karşıtı olmasına karşın, kendi deyimiyle 'saf demokratlar' ın düştükleri tuzağa düşmeyecek kadar tetiktedir. Baykam'a göre, demokrasilerde, demokrasi düşmanlarına yer yoktur ve her rejim kendini korumak zorundadır. Kemalizm'i sürekli gelişen bir ideoloji olarak görür. Atatürk'ün kurduğu CHP'nin altı okundan biri olan "devrimci ruh", ebedi değişim alevini toplumun iyiliği adına sürekli canlı tutmaktadır. Baykam, daha çok medyanın tanınmış isimlerinden bir grubun oluşturduğu İkinci Cumhuriyetçiler'in en büyük karşıtlarındandır; bu grup modern bir yaşam tarzını benimsemiş olsa da, Atatürk'ün düşüncelerine saldırma konusunda İslamcılar'la kol kola girmekte, kendi kuyusunu farkında olmadan kazmaktadır. Baykam bunları demokrat olma adına dinci yobazlara hizmet etmekle, onların maşası olmakla suçlar.

Aynı zamanda Baykam DSP'nin eski başkanı olan Bülent Ecevit'in 1980’lerin ortasından itibaren en sert eleştirmenlerinden biri oldu. Baykam'a göre Ecevit, Türk siyasetinde gelmiş geçmiş en büyük hataları yapan insandır. Ecevit'in 1980 sonrası solu birleştirmeye yanaşmaması, Baykam'a göre ülkedeki ırkçılığın ve kökten-dinciliğin yükselişindeki en büyük etken olmuştur.

Ekonomideki özelleştirme sorununa gelince, Baykam vahşi Kapitalizm'e ve yeni liberal eğilimlere teslim olunmasına karşıdır. Partisinin programına uygun olarak, devlete ait belli başlı, stratejik sanayi kurumlarına özerklik tanınmasından ve yalnızca "miladını doldurmuş" olan kimi KİT'lerin satılmasından yanadır. Baykam, CHP'nin şu anda ABD veya Fransa, Almanya gibi ülkelerde görülen "Devlet Sektörü" ve "Özel Sektör" arasında sağlıklı bir oran dengesini desteklemekte, devletin ekonomiden neredeyse toptan yok edilmek istenmesine karşı çıkmaktadır. Baykam CHP'nin şu anda AB karşısında aldığı tutumu desteklemekte, bizi ikinci sınıf üyeliğe itecek her türlü ödünü vermeye karşı çıkmaktadır. Baykam'a göre zaten AKP hükümetinin AB'ye girmek gibi bir hedefi bulunmamakta, bu tavrı yalnız TSK'yı nötralize etmek için bir geçici araç olarak kullanmaktadır.

Baykam, batının Türkiye'yi AB'ye dahil etmek konusundaki samimiyetine inanmamaktadır. Ona göre AB, Türkiye pazarını kullanmayı istemekte ancak Müslüman bir ülkeyi içine almayı kendine yedirememektedir.

Bedri Baykam CHP’nin 30. Olağan Kurultayı’ında Deniz Baykal’a karşı CHP Genel Başkanlığı’na aday oldu. 41 ilde CHP örgütlerinde toplantılar düzenledi, 25.000 kilometre yol yaptı. Ancak Kurultay’ın ilk günü Deniz Baykal genel başkan adayı olmak için gerekli 66 imza kotasını bir “Tüzük Darbesi” ile260’a çıkaran bir değişikliği Parti Meclisi’nde anti-demokratik bir “blok-liste” girişimi ile beraber Kurultay’dan çeşitli zorlamalar ve dayatmalarla geçirince Bedri Baykam ve Erol Tuncer resmi aday sıfatını kazanamadılar. Baykam aldığı %10 Türkiye delegesi imzasına karşın (111)

Baykam aynı gece hükümet komiserine ve iki gün sonra Çankaya İlçe Seçim Kurulu’na ve 10 gün sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz dilekçelerini iletti ve konuyu Asliye Hukuk mahkemesine taşımayı gündemine aldı. Aşağıda Baykam’ın “Demokratik Devrim” isimli siyasi adaylık projesinin tanıtım metnini bulacaksınız...

Ondan sonraki ikinci dokümanda ise Baykam’ın Yargıtay’a yaptığı itiraz metnini okuyabileceksiniz.

Bedri Baykam'ın CHP Genel Başkanlık yarışı, yaptırılmadığı başkan adaylığı konuşması ve olayın hukuki sürecini "Korku İmparatorluğuna Son" kitabında etraflıca okuyabilirsiniz.

Baykam daha sonra siyasi gündem yazılarına ağırlık verdi ve 2004’den itibaren tekrar Cumhuriyet’te sürekli Salı günleri yazmaya başladı. 2004 yılında “Taban Operasyonu”nun devamı şeklinde gelişen bir “düşünce platformu” olarak “Yurtsever Hareket” i kurdu. Atatürkçü yazarlar, kitle önderleri ve siyasi aktivistlerden oluşan bu grup, o tarihten itibaren beyin fırtınaları ve toplantılarına devam etti. Baykam 2006’da UPSD Başkanı oldu ve Sanat kitle örgütleri ile daha sürekli ve yakın bir iletişime girdi.

2008’den itibaren CHP’li iki genç siyasetçi Arif Tuna Eryılmaz ve Mustafa Devran Yürükçü ile beraber CHP için bir demokratik devrim tüzüğü hazırlamaya başladı. Bu çalışmaya yön verenler arasında eski AYM başkanı Yekta Güngör Özden, eski Sarıyer Belediye Başkanı İhsan Yalçın, Avukat ve USTKB dönem Sözcüsü Aydeniz Alisbah Tuskan, USTKB Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Kurt, Siyaset bilimci Ceyda Akın ve Baykam’ın annesi Mimar Mühendis Mutahhar Baykam vardı. Özetle, CHP’nin yapısını A’dan Z’ye demokratikleştiren, Genel Başkanı bir tek seçici olmaktan çıkarıp, her aşamada tüm aday seçimlerini o yönde, ilde, ilçede delegelerle değil, tüm üyelere bırakan bu kökten demokratik anlayış, genç kitlelerde heyecan yarattı. Baykam tüzüğü ilk olarak daha önce de bilgilendirmiş olduğu dönemin CHP Grup Başkan vekili Kemal Kılıçdaroğlu’na sundu.

Daha sonra “kaset krizi”ni müteakiben Kılıçdaroğlu, Baykam dahil tüm partinin desteğini alarak 2010’da CHP Genel Başkanı oldu.

Baykam’ın, tüm ısrarlarına ve Kılıçdaroğlu’nun tüm “şeffaf-demokratik parti” vaatlerine rağmen, CHP, “demokratik devrim” tüzüğü yapısına geçemedi.

Baykam’ın deyimiyle “demokratik devrim tüzüğü” nün içinden yıllara bölünerek cımbızla seçilen çeşitli maddeler, hedefine ulaşamayacak şekilde “sulandırılarak” yaşama geçinilmeye çalışıldı. Örneğin gençlik ve cinsiyet kotaları sözde konuldu ama her iki kesim de seçilemeyecek sıralara konulduğundan, o kotaların bir anlamı kalmadı. CHP içinde demokrasi mücadelesi veren Baykam, her kurultay da yaptığı konuşmalar, düzenlediği toplantılar, yayınladığı siyasi kitap ve makalelerle, bu doğrultuda çalıştı.

2013’de, her demokrasi yanlısı insan gibi Gezi Parkı protestolarına katılan Baykam, CHP ve kitle örgütleri arasında kurmak istediği diyalog hatları konusunda, Kılıçdaroğlu yönetim anlayışının araya koyduğu mesafeler ve aydınları kadroda görmek istememesi, en azından bu yönde bir çaba göstermemesi nedeniyle bu çabalar hedefine ulaşamadı.

2014’de, CHP’nin Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday göstermesine büyük tepki veren Baykam, o süreçte Yurtseven Hanekar ve diğer kitle örgütleri ile beraber Emine Ülker Tarhan’ın adaylığını destekledi ve öne çıkardı. Ancak yürütülen tüm çabalara karşın 20 CHP milletvekilinin imzası elde edilemedi ve adaylık gerçekleşmedi.

2010 ve 2016 Referandumlarında, “HAYIR” kampanyasına katılan Baykam, sırayla her iki süreç için “Sivil Dikteye Hayır” ve “Tek Adan Diktasına Hayır” kitaplarını yayınladı.

2015 sürecinde FETÖ terör örgütü tarafından dinlenilen yazarlardan biri olduğu ortaya çıkan Baykam faillerden şikayetçi oldu ve davaya müdahil olarak katıldı.

2015 yılında, Cumhuriyet’in Can Dündar’ın genel yayın yönetmenliğine geçtiği süreçte, 3 yıl boyunca diğer Atatürkçü yazarlarla beraber gazeteden uzaklaştırılan Baykam, Eylül 2018’de Gazetenin tekrar Alev Coşkun’un çabalarıyla Atatürkçülerin yönetimine geçmesinin ardından, Cumhuriyet’teki “Yakamoz” başlıklı sütununda yeniden yazmaya başladı. Belirli aralıklarla ODA TV’de de yazmayı sürdüren Baykam, Mayıs 2020’den bu yana iki aylık periyotlarla yayınlanan Çözümleme Dergisi’nde siyasi makaleler kaleme alıyor.

Baykam, ayrıca 2012’den beri Ataol Behramoğlu ve Orhan Aydın ile beraber “Sanatçılar Girişimi”nin sözcülerinden biri.

 

Son Yazılar